2 Nisan 2018 Pazartesi

Matematik Korkusu Hakkında

ÖĞRENCİLERİN  MATEMATİK KORKU DÜZEYLERİYLE MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN BELİRLENMESİ
 Bu araştırmada ilköğretim 3-8. Sınıf öğrencilerinin matematik korku düzeyleri ile matematik öğretmenlerine yönelik görüşleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma evrenini Sivas İli ilköğretim öğrencileri, örneklemini ise rastgele seçilen okullardan toplam 1948 öğrenci oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen Matematik Korku Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel istatistikler ve korelasyon testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre ilköğretim öğrencilerinin matematik korku düzeyleri düşüktür. Ancak ilköğretim öğrenci
lerinin matematik öğretmenlerine yönelik olumsuz görüşleri arttıkça matematik korku düzeylerinin de yükseldiği gözlemlenmiştir. İlköğretim öğrencilerinin matematik öğretmenlerine yönelik görüşleri ile matematik korku düzeyleri arasında yüksek düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir.
Ülkemizde ve tüm dünyada öğrencilerin eğitim hayatına başladıkları andan itibaren derslere ve öğretmenlere karşı benimsedikleri tavırlar onların eğitim hayatlarındaki yol haritaları olmuştur. Bu tavırlar olumlu olduğunda öğrencinin derse ve öğretmene olan sempatisi artarken olumsuz olduğunda derse ve öğretmene olan sempatisi azalmaktadır. Bununla birlikte öğrencide oluşan olumsuz tavırlar öğrencinin okula, öğretmene ve derse karşı korku geliştirmesine neden olurken bu durum da başarısızlığı tetikleyecektir. Bu nedenle öğretmenlerin öğrencilerle iletişimi hem kendilerini sevdirmeleri hem de dersi sevdirmeleri açısından önemlidir. Yurtiçi ve yurtdışında yapılan birçok araştırmada öğrencilerin derslere karşı tutum ve kaygı düzeylerinin öğretmen davranışlarından ve öğrencinin öğretmene yönelik görüşlerinden etkilendiğini ortaya koymaktadır. Özellikle öğrencilerin matematik dersini sevmediğini, matematik kaygı düzeylerinin yüksek olduğu ya da matematik dersine yönelik tutumlarının beklendik ölçüde olmadığını gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Bunun nedeni olarak matematik dersinin zor olması, ders müfredatının ağır olması, sınavlarda yer alan sınav sorularının zor olması ya da öğrencilerin yeterince matematikle meşgul olmamaları, matematik dersine yeterince çalışmamaları neden olarak gösterilebilir.Matematik başarısını etkileyen faktörleri on başlıkta toplamıştır:
Cinsiyet,
anne-baba eğitim düzeyi,
sosyo ekonomik düzey,
 öğretmen yeterlilikleri,
 uygulanan öğretim stratejileri ve teknikleri,
okulun fiziksel olanakları,
 müfredat programı,
çok ve disiplinli çalışma,
dersi iyi dinleme ve matematiksel zekâ.
Bunlara ek olarak matematik korkusu da dikkat çeken bir diğer faktördür. Çoğu insan öğrenim hayatı boyunca matematik dersinden kaçınmış, matematik dersinden korkmuştur. Bu korkuları onları başarısızlığa götürdükçe korkunun düzeyi de artmıştır. Matematik korkusu, Green (1999) tarafından insanların başarılı olamayacaklarını düşünmeleri yüzünden matematikle uğraşmak zorunda kalmak fikrinden bile korkmaları ve uzak kalmaya çalışmaları olarak tanımlanmıştır. Döngüsel olarak korku başarısızlığı getirmekte, başarısızlık da korkuyu tetiklemektedir.Matematik korkusu, insanın sayılarla/ şekillerle yaptığı işlemlerde, günlük yaşamda karşılaştığı matematiksel problemlerin çözümü sürecinde strese kapılması, gerilmesi, düşünme sürecinin kesintiye uğraması/ korkmasıdır. Bu korku, insanların matematik yeteneklerinin ortaya çıkışını ve gelişmesini etkileyen önemli bir etkendir.
Matematik korkusunun oluştuğu en kritik dönem olarak 9- 11 yaşları gösterilebilir. Bu dönem öğrencinin kişisel gelişimini tamamladığı evredir. İlköğretimin ilk yıllarında öğrenciye rol model olan öğretmen matematiğe karşı olumlu bir tutum geliştirmişse, öğrenci de matematiğe karşı olumlu tutum geliştirecektir. Yapılan araştırmada matematik kaygısının nedenleri arasında öğretmenin ilk sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir. Öğretmenin dersi işleyiş şekli, öğrenciye karşı davranışları, alan bilgisine ait yeterlilikleri, konuşması öğrenciyi etkileyebilir. Öğrenciyi derste rahatsız eden bir tutum ya da davranış, öğrencide matematik dersine karşı olumsuz bir tutum gelişmesine neden olabilir.
69 kız öğrenci üzerinde yapılan çalışmada matematiksel oyun oynayan öğrencilerin matematik kaygı düzeylerinin matematiksel oyun oynamayan öğrencilerin kaygı düzeylerinden anlamlı şekilde daha düşük olduğunu belirtilmiştir. Ayrıca ezbere dayalı matematik öğretiminin matematik kaygısını artırdığını belirtilmiştir.
Ülkemizde temel eğitim aşamasında matematik korkusunun yerleşmesinde öğretmenin rolünü ortaya koymak ve bu korkunun aşılması yönünde katkı getirmek üzere, eğitim fakültesinde öğrenim gören 3. sınıf öğrencilerinin matematik öğretimiyle ilgili öykülerinin çözümlemesinden yola çıkan bir araştırmanın ulaştığı bulgulardan hareketle, ülkemizde matematik korkusunun yenilmesi ve matematik öğretiminin etkililiğinin artırılması için örgün matematik öğretiminde öğretmenlere yönelik öneriler getirmiştir. Çalışmada ülkemizde temel eğitim aşamasında matematik korkusunun yerleşmesinde öğretmenin rolünü ortaya koymuş, bu korkunun aşılması yönünde öneriler getirmiş, aday öğretmenlerin henüz öğrencilik aşamasında dikkatlerini çekip konuya duyarlılıklarını artırmaya çalışmıştır.Araştırma da  4 ve 5. sınıfta öğrenim gören 249 öğrencinin matematik kaygılarını matematik öğretmeninin sevme durumuna göre incelemiştir. Matematik öğretmenini seven öğrencilerin matematik kaygı düzeylerinin matematik öğretmenini sevmeyen öğrencilere kıyasla istatistiksel açıdan daha düşük olduğu gözlenmiştir. Yapılan çalışmalar ışığında hazırlanan bu çalışma öğrencilerin matematik öğretmenlerine yönelik görüşlerinin belirlenerek matematik korku düzeyleri arasındaki ilişkinin tespit edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu ilişkinin tespit edilmesi öğretmenlerin ders içindeki tutum ve davranışlarını etkileyebilir ve öğrencilerin matematik öğretmenlerine yönelik görüşlerinin daha olumlu olmasına neden olabilir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre aşağıdaki öneriler sunulmuştur:
1. Öğretmenler matematik derslerinde korkulan öğretmen rolü oynamamalıdır.
2. Öğretmen öğrencilere karşı notları silah olarak kullanmamalıdır.
3. Matematik derslerinde başarılı, başarısız her öğrenciyle ilgilenilmelidir.
4. Matematik dersleri çoklu zeka kuramına uygun bir şekilde işlenmelidir. Farklı zeka türlerine sahip öğrenciler için ders içerisinde resim, müzik, drama gibi farklı etkinliklere de yer verilmelidir.
5. Öğretmen araştırmaya ve proje hazırlamaya yönelik ödevleri sıklıkla kullanmalı, öğrencilerin günlük hayatta karşılaşacağı problemleri çözmelerine yarayacak örnekler sunmalıdır.
 6. Matematik dersi öğrencilere en eğlenceli şekliyle sunulmalıdır.
7. Öğrencilerin problem çözerken yaptığı hatalar hoş görülmelidir. Bu hataların en aza indirilmesi için yapıcı, onarıcı ve rehber görevi üstlenmiş öğretmen davranışları sergilenmelidir.
8. Her öğrencinin matematik öğrenebileceği unutulmamalıdır. Ancak öğrenme hızındaki farklılıklar hoşgörü ile karşılanmalıdır.
9. Derslerde öğrencilere sevgiyle yaklaşılmalı, düz anlatımdan kaçınılarak ders monotonluktan kurtarılmalıdır.

10. Öğretmen öğrenciler tarafından sevilirse öğrencilerin matematiği de seveceği unutulmamalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Matematik Geleceği Hakkında Bilmeniz Gerekenler

İster inanın ister inanmayın, matematik değişiyor. Ya da en azından matematiği günlük hayatımızın bağlamında kullanma şeklimiz değişiyor. ...